sabah pıt'ı iğneye götürürken bindiğim taksinin dallama şoförü yolu uzatmaya kalktı. ilk hamlesini bertaraf ettim ama ikinci hamlesini yedim. yememe rağmen ses etmedim. içimden çok küfür ettim. neden dışımdan etmedim? gerek yok dedim. tuhaf bir atalet geldi üstüme.
aslında böyle durumlarda iki tür ruh haline sahip oluyorum: a) süper öfkeli, "ne diyon la sen" modu. bu hallerim tatsız; kalbimin atışını hissediyorum, kaslarımın hareketlerini kontrol edebiliyorum sanki. tabii bir de çoğu zaman suratımın aldığı korkutucu ifadeyi "görebiliyorum". b) "taşak geçmek" derler ya, tam da o mod. bu hallerim beni çok eğlendiriyor. zira hem sinir hem denge bozucu bir durum ortaya çıkıyor "rakip takım" için. üstelik buradan a durumuna geçmek de olası...
saçlarım yine toplanabiliyorlar. kestireceğim sanırım yakında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder