20 Ocak 2012

futbolcunun kaderi yoldur


geçenlerde Keşanspor'un yaptığı kazadan sonra aklıma geldi 2005'te Birgün'e yazdığım bu yazı. aradım taradım, buldum. Samsunspor'un 20 Ocak 1989'da geçirdiği kazayı düşünerek yazmışım esasen ama neticede futbolcular yollarda olmaya devam ettikleri sürece güncelliği vardır...

------------------------------
FUTBOLCUNUN KADERİ YOLDUR

Üzerinde neredeyse hiç durulmamış bir konu değil mi; futbolcu-yol ilişkisi, futbolcunun yolla ilişkisi! Oysa futbolcu çoğu zaman gidendir. Duran değildir. Kalan değildir. Kalan olduğu zaman “bayrak” olur; “bayrak futbolcu” olur. Lâkin, bayrak futbolcu dahi günün birinde takımı bırakıp gitmek zorunda kalır. Hatırlayan ya olur, ya olmaz…

Futbolcunun kaderi yoldur. Her futbolcu kalmak ister ama öyle ya da böyle o yola çıkılacak, o başka yerlere gidilecektir. Kaçarı yoktur ki: Bir takım, bütün maçlarını kendi evinde oynayamaz! Üstelik yol, deplasman kavramı ortaya çıkmadan önce de vardır, sonra da olacaktır.

Ulaşım araçları futbolcunun ikinci evi falan değildir. Ulaşım araçları, futbolcunun azabıdır. Uçak hızlısıdır, konforlusudur. En cafcaflısı, belki en afilisidir. En rahatıdır. Ama uçağın bile o kadar da kısaltamayacağı yollar çıkabilir futbolcunun karşısına. Gemi, bir zamanların Dünya Kupalarına katılma aracıdır; güvertelerinde antrenmanların yapıldığı. Ama sadece bir zamanlar… Deplasmana gitmek için gemi kullanan takım var mı artık? Sicilya’nın burnundaki pembe-siyah Palermo’ya nasıl gider mesela İtalyan takımları? Gemi öyledir de peki tren? Deplasmana trenle gitse bir takım, uğurlansa garlardan… Diğer yandan bir şehre trenle girmek, içinden tren geçen bir şehre bakmak; biraz, az da olsa, kendine de bakmaktır. Otobüs ise artık vazgeçilmezdir. Garip, çok da izah edilemez bir mesafe sokar yolla, giden arasına. Otobüs artık futbolcunun vazgeçilmezidir. Futbolcunun “ruhi yorgunluğu”dur.

Her durumda futbolcu çokluk yolla hemhal olmamıştır. Olduğu yerde uzun kalmak ister. Giderse, gidebilirse, yine yolu düşünmek istemez. Yine yola çıkmak istemez. Ama yol, çağırır. Belki de çağıran, futbolcunun futbolcu olurken yaptığı seçimdir; bizzat futbolcu olmak halidir: Bir takım, birçok maçını deplasmanda oynayacaktır!


Futbolcunun kaderi çokluk yoldadır. Futbolcu yol üzerine düşünür mü, bilinmez. “Yol üzerine düşünmek gerekli midir?”, bu da sorulabilir. Yola çıkan yolu mu düşünmeli, varacağı yeri mi, hiçbirini mi?...
***
“Samsunspor tarihinde acı dolu anılar da bulunmaktadır. 1989 yılında yaşanan bir trafik kazası bunun en büyük örneğidir. Samsunspor kafilesi 20 Ocak 1989 tarihinde Malatyaspor-Samsunspor 1.Lig maçına giderken Havza ilçesinde kafileyi taşıyan kulüp otobüsü bir kamyonla çarpıştı. Kaza sonucunda teknik direktörümüz Nuri Asan ile futbolcularımız Mete Adanır, Muzaffer Badaloğlu ile Tomiç Zoran, otobüs şoförü Asım Özkan hayatını kaybetti. Bu acı kazada Yüksel Özan, Emin Kar, Erol Dinler, Şanver Öymen, Kasım Çıkla ile Yüksel Öğüten, malzemecimiz Halil Albayrak ağır şekilde yaralandı. Emin Kar, Erol Dinler ve Yüksel Öğüten futbola veda etti.

Bu trafik kazasından dolayı Samsunspor 1. Lig'de 1988-1989 futbol sezonuna devam edemedi. 1989-1990 futbol sezonunda yeniden 1. Lig'de oynamaya başlayan Samsunspor kadrosunun dağılması nedeniyle başarılı olamadı ve 2. Lig'e düştü. Bu trafik kazasından sonra Kırmızı Beyaz olan forma renklerine bir de kazanın sembolü olan Siyah renk eklenerek kulübün renkleri Kırmızı, Beyaz ve Siyah olmuştur”. (www.samsun1965.com’dan)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...