31 Ekim 2008

my left shoulder



az şey değil tabuta girer gibi içine girip kafanda dönüp duran sesleri dinlemek. bir zaman sonra "şimdi ne diyorlar" bile diyorsun, sonra derken nasıl yanılsamalar bunlar anlıyorsun. mr denilen aletten bir tane alıp eve koymak gerek belki de; kafanın kendi sesleri yetersiz kaldığında kendini içine atmak için.

tüm hikayenin sol omuzda cereyan etmesinde hikmet arayanlardan olmayalım demek de bir yerde mümkün değil tabii...

15 Ekim 2008

tabir


misal gecenin kör vakti -hava da ayazken üstelik- bir otobüs camından, tam da hiç bilmediğim ama tanıdığımı sandığım bir kentin içinden geçerken gördüğüm o sarı sarı lojman ışıklarına bakacak olsam ne hissedebileceğimi biliyorum; misal sol omzuma bir kurşun saplansa, şaşırarak önce omzuma sonra elimdeki kana baksam ne hissedebileceğimi biliyorum; misal üzerimde herkeslerden, hatta kendimden bile sakındığım kempes varken, fermuarı sonuna kadar çekikken hem de, sabahın kör vakti denizin dibinde otursam ne hissedebileceğimi biliyorum; misal sıcak bir gün, bol insanlı bir sokaktaki bir mekanda otururken okuduğum gazetenin sayfalarını çevirecek olsam ne hissedeceğimi biliyorum; misal tam ortasından ceviz ağacı desen değil, incir ağacı desen değil kocaman bir ağaç çıkan yıkık dökük, duvarları yazılı, bahçe içindeki bir evin en üst katına baksam ne hissedeceğimi biliyorum; misal bir odanın içine aniden serçeler dolmaya başlasa, uçmasalar ama öylece dursalar yerde ne hissedebileceğimi biliyorum...

hatta misal bir uçak düşerken nasıl hissedebileceğimi de biliyorum, heyhat "Eski tabircilerin yaşadıkları zamanlarda uçak (olmadığından ancak) havaya ve rüzgara, nispet ederek yorumla(yabiliyorum)". bu da benim kusurum sayılmaz...

09 Ekim 2008

ernestito


Ernesto Che Guevara 9 Ekim 1967 günü öldürüldü. 39 yaşındaydı...

07 Ekim 2008

"bir tuz denizi şarkısı"



"When a fortune-telling friend of his mother read his palm, she noticed that he had no 'Fateline'. The young Corto thereupon took his father's razor and single-handedly cut a line of Fate to suit him..." yani mealen, "Corto'nun falına bakan annesinin bir arkadaşı, gencin avucunda hayat çizgisi olmadığını görür. Bunu duyan genç Corto, sükunetle gider babasının usturasını alır, avucunu açar ve tek hamlede kendine güzel bir hayat çizgisi 'yapar'!", diyesi.

kabul edelim, bazı yaralar insanın eline uyar. bacağa yara o kadar uymaz mesela (diz hariç mi demeli?), yüze nadiren uyar ama bazı yaralar işte insanın eline uyar. ya bıçak -ya da her neyse- iyi oturmuştur ele, ya şık bir kesiktir ya da kalan iz sanki iz değil de hep oradaymış gibidir.

her durumda Corto olmak o kadar da kolay değildir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...