ne kadar bilgili, ne kadar zeki, ne kadar güzel, ne kadar esprili, ne kadar duyarlı, ne kadar duygulu, ne kadar romantik, ne kadar politik, ne kadar içli, ne kadar sesli olduğumuzu göstermek arzusuyla yanıp tutuştuğumuz boktan ve aslında gayet sıradan bir entellikle karışık lüzumsuz muhabbetleri bir kenara koyalım. acıdan bahsedelim!
52. aforizmada "Im Kampf zwischen dir und der Welt sekundiere der Welt" der Kafka, "kendinle dünya arasındaki savaşta dünyayı destekle" gibi bir şey. tabii bunun acısıyla baş edebilmek için kendinle ayrıca bir savaşa daha girmen gerekebilir o da ayrı...
9 Mayıs>>> Elif'in programa maille katkısıdır. buradan da teşekkür edelim:
"sekundieren", latince "secundus" yani "ikinci [sahis]". desteklemekten cok daha fazlasi. "Der Sekundant" sadece destekleyen degil, aslinda asistanlik yapan, yeri geldiginde temsil eden kisidir. manyak japonlar sepukku yaptiklarinda muhakkak bir sekundant belirlerler[di], yani bu kaishaku-nin sepukku yapan sahsin öne düstügünde katanasi ile boynuna bir darbe vurur ve böylelikle kellenin bedenden ayrilmasini ve kisinin aci cekmeden, onuru ile ölmesini saglardi, zira yanlis zamanda yanlis yere inen darbe kiside korkunc agrilara yol acip, yüzünün aci ile bicimsizlesmesini saglardi ki bu onurlu bir samurai icin büyük bir utancti.