20 Ağustos 2007
tül perde
tül perdenin salınışını bir şeye değişmem... benim hayatta zamanla derdim oldu. zamanı anlamaya çalıştım, zamanı kavramaya çalışıyorum. bazen, avuçlarımdaymış gibi hissettiğim oluyor ama: uzun, kıpırtısız, durgun, sakin, -tabii ki ahmet hamdi- yekpare... başım dönüyor öyle anlarda, kendimi boşlukta gibi hissediyorum. iyi boşluk ama. zen. huzura bir ad belki...
tül perdenin salınışını bir şeye değişmem... tek pencereden görünen bir sürü ağacın arkasında bir parça da gökyüzü. köşede bir de metruk ev. cam ardına kadar açık çoğu zaman. usul mu usul bir esinti, yaprakların hışırtısı, güneşin gözüme girmeye çalışması, gözlerimi açık tutmaya uğraşmam, gözlerimi kapatıp kapatıp uyanmam. yattığım yerden, kendimi sanki bitmez tükenmez bir tatildeymişim gibi hissediyorum. oysa şehrin göbeğindeyim, gürültünün tam içindeyim, ama işte tatlılığın kollarındayım.
tül perdenin salınışını bir şeye değişmem...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
cok havali olmus...
a.a.
post scriptum: her anlamda
o sizin havanız... her anlamda...
"Zen" yazınca oraya, benim de aklıma rüzgarda salınan kimono geldi.
Zihin işte, ordan aldığını buraya koyuyor.
friedrich kardeşim,
"zihin yokluğu"... mevzuu budur zaten.
Mushin No Shin.. Zihnin iyi haline zarar vermemek için. Bayimizden ısrarla isteyelim.
aslında şehrin kirli kaldırımlarına yakışmayan hurimsi bir varlığın gelip de giydiği elbise o tüller.
öyle odada durup dururken seyredici,hurimsi kendi haletine uygun muskiyi omzundaki testide taşıyıp onunla rüzgarın kolunda danseder, danseder...
banu,
geriden gelen yorumlarınız da bir nevi tül perde aslında... varolunuz...
Yorum Gönder