(...)
Dr. B. Klein adında Amerikali bir bilimadamı bir araştırmaya başlamış ve gönüllü olarak seçtiği kişileri hipnotize ederek uyutmaya başlamıştır ve belli bir süre sonra uyandırıp rüyalarını dinleyerek, bir rüyanın 20 saniyeyi geçmeycek kadar kısa sürdüğünü belirlemiştir. Dr. Klein'ın sürdürdüğü bu araştırmanın sonunda en uzun rüyanın 90 saniyeyi geçirmediği ortaya çıkmıştır.
(...)
- Kafası yorgun, devamlı bir konuyla ilgilenen kimse uyuduğunda rüyasında karmakarışık şeyler ya da ilgilendiği, önem verdiği konuyu görebilir. Bu tür rüyalar yorumlanmazlar. Örneğin, televizyonda veya başka bir yerde heyecanlı bir sinema izleyen kişi rüyasında aynı şeyleri görebilir. Bu durum sadece etkisinde kalmaktır ve gerçek rüya değildir.
(...)
- Olduğu gibi çıkan rüyalar, genellikle sezgisi güçlü olan kişlerin rüyalardır. Örneğin rüyasında gördüğü ahbabını kısa bir süre sonra o gerçekte görebilir bu kişiler. Buna "Gerçek Rüya" adı verilir. Böyle rüyalar görenler, dikkatli davranmalıdırlar. Gördükleri şeyleri iyi değerlendirmelidirler."
6 yorum:
Bu durumda "gerçekten rüya gibiydi" veya "rüya gibi bir gündü" dediğimiz zaman gerçek olma olasılığı olmuş oluyor öyleyse? Vay be!
yaa aynen öyle işte! tabii kafayı sıyırıp her şeyi birbirine geçirmemek de şart.
bir de rüya meselesi aklıma Zekai Tunca'yı getirdi. "rüyalar gerçek olsa" diye bir şarkı söylüyor muydu o?
Tabii, o şarkıyı aynı zamanda o "bülbül!" sesiyle Emel Sayın da söylerdi-hala da söyler. "Bir şey bir şey olurdu rüyalar gerçek olsa".
bu beni çok korkutuyor...
ruyalar zamandan ve mekandan bagımsızlar o halde. beyindeki enerji öyle serbest kalıyor ki uyanık halimize göre uyur halimizin işlemcisi hesap makinasının karşısında hp pavillion gibi :)
sevgili lale,
sahiden çok güzel benzetmişsiniz. tabii bu durumda dikkatli olup işlemciyi, anakartı yakmamak da şart:))
Yorum Gönder