09 Ocak 2007

dört yol ağzında bekleyen yohan göte


filmi ne zaman seyrettim hatırlamıyorum. hatta seyrettim de sayılmaz belki, sadece parça parça kısımlar hatırlıyorum (karate kid'in daniel-san'ı vardı başrolde). ama işte adının crossroads
olduğunu, mevzunun da bu olduğunu çok net hatırlıyorum: bir dört yol ağzı bulup, elinde gitarınla beklersen, şeytan gelirmiş. alışveriş de belli: virtüözlüğe, ruhun!

faust da acayip bir kitaptır tabii. onu anmadan geçmeyelim.

bu şeytan efendi günün birinde karşımıza çıksa... blog'a yazarım tabii.

"Türksün di mi" notu: faust linki kara harp okulu kütüphanesi'ne çıkıyor. abinin biri kitabı okumuş, özetini çıkarmış işte. sanırım böyle bir ödev veriyorlar bütün öğrencilere, sonra da bunları internette yayımlıyorlar. "Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sadelik hakimdir, olaylar tek bir motif etrafında geçmektedir. Anlaşılması büyük bir zorluk göstermez. İkinci bölümde ise bir bütünlük kurmak güçtür. Anlaşılması ve olaylarla bağlantı kurmak, ilişkilendirmek çok zordur".
yani "ya güzel sade sade yazıyordun be yohan'ım (künyeye öyle girilmiş goethe'nin adı. tabii madem öyle, goethe'ye neden 'göte' demedin diye sormuyoruz) neden ilerleyen kısımda böyle çetrefilleştirdin mevzuları" demeye getiriyor. finali de "yazar isterse bir konuyu nasıl haşmetli, heybetli bir sadelik ve bütünlükle işleyebileceğini göstermiştir. Bununla birlikte bazı bölümlerinin anlaşılması ve olaylarla bağlantı kurmak çok güçtür" şeklinde yaparak, bir yandan yohan abiye gaz verirken bir yandan da "ama anlamadan okudum valla son kısmı. haşmetini yerim, icabında bütünlük de kurabiliyon neden böyle yaptın ki" diyor.

"links" to Orhan Pamuk meseli: başka hangi memleketin aydını, kendini öyle tanımlayan insanı, bütün dünyanın okuduğu, en azından "bu adam ne diyor" diye merak ettiği bir yazar için "ben anlamıyorum" lafını bir tür gurur duyarak söyler? aydın adamda utanma duygusu, öğrenme dürtüsü... mevzuu derin, havalar serin...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...