dün sabahtan akşama kadar bilgisayarın önünde bitmesi gereken çevirinin başında oturup durdum. biraz yapıp, çok sıkılarak. sonra 1.30 gibi yatayım bari dedim, kafam başka türlü dağılmayacaktı. saati 4.30'a ayarlayıp yattım, kalktım. ama boşver dedim. corto maltese'nin "etiyopyalılar"ına tekrar baktım. 6'ya gelirken tekrar yattım.
sabah 10'da kalktım. yumurtalı ekmek, benim küçüklükten kalma bir alışkanlığım falan değil ama artık pazar alışkanlığı olmaya başladı. zira hem kolay hem de birikmiş bayat ekmeklerden kurtulmanın bir yolu. gazetelere baktım falan, oturduk işte yine. kötüsü, dünün manasızlığı bugüne de sarkmışa benziyor. çaya güveniyoruz artık, kurtarsın bizi diye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder