23 Nisan 2009
iki uğur
Galatasaray-Neuchatel Xamax maçını hatırlar mısınız? Hani Galatasaray’ın İsviçre’de 3-0 kaybettiği, rövanşta, İstanbul’da 5-0 kazandığı maç. Ki o maçı; Galatasaray’ın sahiden “yapacağız” diye sahaya çıkmasıyla, maç esnasında ve sonrasında gelişen olaylarıyla, Levent Özçelik’in “ağlamak istiyorum”lu anlatımıyla, Türk futbolunun Avrupa’ya karşı ezikliğini atmaya başladığı maç olarak görmek, Türk futbolunda bir dönüm noktası olarak kabul etmek çok da yanlış olmasa gerek. O maçta üç golü Tanju’nun, iki golü de Uğur Tütüneker’in attığı da hatırlardadır. O zamana yetişemeyenlere dahi mutlaka anlatılmıştır Neuchatel maçı; Uğur’un, Tanju’nun golleri öyle ya da böyle televizyonlarda mutlaka görülmüştür.
***
Takım sevgisini göstermenin yollarından biridir doğan çocuğa, tuttuğunuz takımın bir oyuncusunun ismini vermek. Nice çocuk babalarının, dedelerinin, amcalarının, ağabeylerinin, hatta annelerinin bir futbolcuya olan sevgilerinden almıştır isimlerini. Nice Metin’ler, nice Can’lar, Tanju’lar, Feyyaz’lar, Ogün’ler, Hakan’lar. Uğur’lar da…
***
Uğur Tütüneker, orta saha da oynuyordu. 9 Kasım 1988’de Ali Sami Yen Stadyumu’nda iki gol atmıştı. Unutulmaz oldu. Adı çocuklara verildi. Halihazırda 2.lig A Kategorisi’nde mücadele eden İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un teknik direktörü.
***
Uğur Kaymaz, adını Uğur Tütüneker’den almıştı. Amcası anlatıyor: “Babası koyu Fenerliydi. O yüzden Rıdvan koymak istedi adını. Biz koyu Galatasaraylıyız. Uğur olsun dedik. Babam dedi ki, ‘Uğur güzeldir. Hanemize uğur getirsin adıyla’”. Orta sahada oynuyordu. 21 Kasım 2004’te Dicle İlköğretim Okulu’nun bahçesinde hiç gol atamadı. İki direğin, yani muhtemelen iki taşın arasından geçirememiş topu. Ama çok güzel oynamıştı. Arkadaşı Fettan’la kutladı gol sevinçlerini. Dört gol yemişlerdi ama beş gol atmışlardı. Kazandılar maçı. Sonrası… Yok. Uğur sırtından vuruldu. Tamamı arkadan giren kurşunlar, yukarıdan aşağıya doğru, düzgün bir biçimde sıralanmıştı. Halihazırda Kızıltepe Atatürk Mahallesi’nde bulunan mezarlıkta.
***
Güldal Kızıldemir’in, Pazar ve Pazartesi günü çıkan Uğur haberlerinden beri, onları okuduğumdan beri bir sürü şey manasız geliyor. Yazı yazmak, futbol, umuda sahip olmak… Manalı gelen ender bir iki şeyden en baskını öfke. En çok da şuna öfkem sanırım: Uğur Kaymaz’ın adı unutulup gidecek! Hiç kandırmayalım kendimizi. Burası Türkiye çünkü. Bunu çok daha net öğretti bana bu olay.
16 yıl önce iki gol atan Uğur Tütüneker, tarihe düşülmüş bir kayıt olarak orada duracak. Bir dönüm noktası sayılır çünkü. Dursun, ne güzel. Ama toplamda o yaşa ulaşamamış Uğur, “bir infaz daha” olarak anılacak. Bir zaman sonra, yine bir avuç insandan başka kimse adını anmaz olacak. Tersi olur mu dersiniz? Hiç kandırmayalım kendimizi; burası bir dönüm noktası falan kabul edilmez. Burası Türkiye çünkü…
K.K.
ps. bu yazıyı 08.12.04'te Birgün'e yazmışım. bilgisayarın derinliklerinden tam da 23 nisan olduğu için mi karşıma çıkıverdi, bilemedim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Kafkamus, yazı güncellendi ve korkarım güncellenip durmaya devam edecek. Bu defa Hakkari'de Seyfi, durumu ağır...
biliyorum muhterem zeynep biliyorum,
zaten "böyle bir şeyler yazmıştım vakti zamanında nerelerdeki" dedirten de o oldu biraz.
Ve öldü...
Yorum Gönder