30 Nisan 2009

kitab-ül esrar


eski kitaplar sadece kendi yüklerini değil, kapağına, içine eli değmiş kim varsa onların yüklerini de sırtlanıyor. kaderlerinde yüklendikleri o koca ağırlıkla bir kenara atılmak olanların -belki hepsindeki değil ama çoğundaki- asalet şundan: üstlerine yapışan her toz zerresiyle daha da ağırlaşırken bir çift gözün, bir ince elin, kıllı, kalın bir parmağın ya da kafada çakacak bir anlık şimşeğin görüş mesafesine tekrar girebilmek için kendilerini yırtmazlar. zaten kitabı yırtan çoğu zaman bir başkasıdır, kitabı yırtan her zaman zamandır.

yeni kitabı kim sevmez ama bizzat eski kitapların hayatlarına, mazilerine, görüp geçirdiklerine göstermek gereken saygıdan onlara en azından iyi niyetle yaklaşmak, hiç değilse tozlarına üflemek iyi harekettir. alınan kitaba tarih atmak daha da şık; hem onlar hem kitabı alanlar unutmasın diye nereden gelip nereye gitmekte olduklarını.

7 yorum:

kabakmeltemi dedi ki...

ben sevmem...

Ç. dedi ki...

tespitler ve fikri ortaya koyuş muhteşem olmuş efendim. ben de sizinle aynı fikirdeyim: hem tarih atarım; hem de gider eski kitaplar avlarım...

aynen "kitab-ül esrar" halidir o durum da.

minimal büyüsel gerçekci olmuşsunuz siz bu harflerde. söylemeden edemedim. selamlar, saygılar, çaylar şirketten... :)

kafcamus dedi ki...

kabakmeltemi,
e tabii olabiliyor sevmeyenler de.

ç.,
pek teşekkür ederim güzel sözlere, teveccühünüz.

yavuzy dedi ki...

Sahaflar artık eski kitap yerine sınav kitabı satıyor ("bizim zamanımızda" tribine girmeye başlamışım!); bu yazdıklarınızı ancak kütüphanelerde yaşayabiliyoruz artık. Buradan tüm memlekete sesleniyorum: Kütüphanedeki kitapları çizik çizik etmeyiniz lüften...

aslı dedi ki...

Ben de de bir 1920 yılı basımı var,ama nerden gelmiş bilmiyorum. Gözüm gibi bakıyorum, arada da çıkarıp kokluyorum. Anca O zaman "2009'dayız evet" diyorum :)

Yine güzel yazmışsınız...

pudra dedi ki...

''kaytan bıyıklarını sürsem nirelerime'' kısmı gibi eski kitaplara temas etmekten koklamaktan ve yüzüme sürmekten keyif alıyorum.
evet bence de manyaklık var bende

Ebru dedi ki...

aynı yazıyı o blog bu blog geçerken yine okumuş hatta yazmayı düşünmüştüm. Eski kitapları çok severim hatta yenisinden daha çok severim hele sayfaların rengi hafiften değişmeye başlamışsa ayrı severim. Birkaç tane var evde eşimin işinden de kaynaklı edinme şansımız olmuştu onlar bizim için çok değerli. Belki ödünç vermediğimiz sadece onlardır. Sanki birinin parmaklarının izi kalmıştır, gözlerinin izi kalmıştır. Tarih atılmışsa tam senaryo başlar bende acaba o an kaç yaşındaydı bu notu yazan şimdi yaşar mı vs.vs. öyle işte bağlanamayan cümleler yığınına dönüşse de netice şudur kokusu başka rengi başka o kitapların.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...