24 Şubat 2009
"and the winner is..."
radyobemba benim için bittiğinden beri "haftanın filmleri" diye de bir seriye başlayayım diyorum bir türlü girişemiyorum. bari şu oscar'ı vesile edip, ayağımı suya sokayım belki o seriye de başlarız.
en iyi filmden başlayalım tabii. soru basit: slumdog millionaire sahiden bu kadar çok oscar alacak kapasitede bir film midir? cevap veriyorum: hayır. çok iyi bir fikir evet, fakat işlemesi o kadar da iyi değil. yani şu bu kanalda eğlencelik niyetine seyrettiğimiz filmlerden çok mu farkı var, karşısında milk ya da reader dururken? saçma bir aşk muhabbeti üzerine oryantalist soslar.
kadına erkeğe sözümüz yok: winslet da penn de sevdiğimiz, beğendiğimiz ablalar abiler. yardımcı kadına da bi şey demeyeyim cruz ablayı seyretmedik. ama yardımcı erkek için çok net şekilde "benim jokerim jack nicholson'dan başkası olamaz" derim ("sen hiç donuk ay ışığında şeytanla raksettin mi?" deyişi ilk duyduğum andan itibaren ). ölüye saygı başka bir şey ama philip seymour abinin hakkını yemeyin ulen. yönetmen de milk'le van sant'ın hakkıdır zaten bence.
Etiketler:
film,
jack nicholson,
kate winslet,
oscar,
philip seymour,
sean penn
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
bence de philip seymour alcaktı ama işte her sene boyle olmuyo mu zaten.oskar tarihine bakarsak daha ne odul almış, sacma sapan filmler,haketmeyen oyuncular vardır.bu arada milki nerde izledin?korsana hayır!!:)
muhterem ira,
milk'i evde izledim. en "korsana hayır" diyen yerlerden birinde çalışıyorum ama "korsana hayır" diyebilmenin koşullarını taşımıyorum, diyeyim uzatmayayım konuyu... ama şükür, sanatla, kitapla kurduğum ilişkiye dair bir fikrim var, nirengi noktam işte burasıdır.
işte asıl "bir fikri olanların" yapmaması gerekmez mi bunu?ama yine de her kötü şeyin iyi bir yanı vardır felsefesiyle yaklaşırsak olaya,sonuçta bir anlamda sanatın daha fazla insana ulaşmasını sağlıyo bu korsan denen şey.
Yorum Gönder