05 Eylül 2008
"by the rivers dark"
iki tarz var: hayatı, olanı biteni nefsinle girdiğin bir kavga gibi görmek; yapacaksın-yapmayacaksın, gideceksin-gitmeyeceksin, diyeceksin-demeyeceksin, bakacaksın-bakmayacaksın, yazacaksın-yazmayacaksın... neticesi -el mahkûm- hep tetikte, hep gardlı bir insan olmak. üstelik bu, böyle olmaklar her zaman içinden gelmeyebilir ama seni mecbur ederler istemesen de. güvenli hiçbir yer yoktur. inanacak hiç kimse yoktur.
ikincisi hayatı, olanı biteni nefsine yapılmış bir katkı gibi görmek; yaptın-yaparsın, gittin-gidersin, dedin-dersin, baktın-bakarsın, yazdın-yazarsın... neticesi gavurun "cool"luk dediği, serin durmaklar; rahat nefes alabildiğini hissetmekler -hiç az şey değildir-. üstelik bu, böyle olmaklar her zaman içinden gelmeyebilir ama seni mecbur ederler istemesen de. güvenli hiçbir yer yoktur. inanacak hiç kimse yoktur.
bazen yazmayı çok istediğin için yazamayabilirsin. üstelik "nefis", hem kişinin öz varlığı, hem yeme içme gereksinimleri, hem de pek güzel anlamındadır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
onlardan biri, "nefs" olsa gerek...ramazandan dolayı mı yazıldı bunlar?:) o birinci tür hayata, iç gerginlik neden oluyor sanki; sizin daha önce "hayatla mücadele" dediğiniz mevzuu; hani hayatı seçmemiz gereken ikilem...
Nefis. İnandığım, kaçtığım benim.
d.e.,
"hepsi bir ya sonunda".
kabakmeltemi,
kaçabilirsin ama saklanabilir misin orası ayrı.
Saklanmayabilmek istiyorum, yetti artık.
öyleyse yapılacak şey gayet basit: saklanmamak, kaçmamak.
Kaçmamak kolay da zor olan kaçmayacağının olması.
Yorum Gönder