memlekette bu kadar çok tutunamayanlar satıyorsa, nasıl oluyor da bu kadar acayip bir yer hala burası? tutunamayanlar'ın acayipliğinden mi? sevgi soysal, hemen hiç satmıyor, yenişehir'de bir öğle vakti halbuki, yürümek sonra... yakup kadri'nin ankara'sı sahiden güzeldir, yaban'ı da tekrar okumak gerekir mi bilemedim. cemil meriç insanın üzerine resmen yağıyor, peki islamcılar bu adamı sahiden sağcı mı sanıyorlar? bu da bir başka acayip durum. ders kitabı olmayı başaramamış araştırma-inceleme kitaplarının satmamasına dair çok söylenecek bir şey yok, ne bekliyoruz ki? poulantzans'ın faşizm ve diktatörlük'ünü okumak şart gibi duruyor. daha da çok ama gramsci, cevap ağırlıkla onda gibi geliyor bana, daha da çok çalışmalı.
okuma havasına girmiş durumdayız, tam bir açlıkla saldırma hali kitaplara. uzun zamandır kaybettiğimiz bir durumdu esasen, iyi geldi. kafcamus bir senesini doldurdu malum, sağ sütundaki "kitabi"yi tam da bir sene boyunca "iş gereği" dışında ne okuduğumu görmek için oluşturmuştum (bkz. 6 Kasım), ki oraya da okuduğum her kitabı yazmadım aslında. ama geçen senenin 1 numarası truman capote-gece ağacı'dır (camus zaten kategoriler üstü olduğundan değerlendirmeye girmedi). aslında bu kitaplara dair falan bir şeyler söylemek için ayrı bir blog mu şey etsek diye de düşünüyorum ama beri yandan da ayrı blog gereksiz gibi geliyor.
15 yorum:
Bu resim çok güzel.
sayın kafcamus, "kitaplar ile ilgili blog" fikrinizi ben destekliyorum. sizi bilmem, sanırım sıcak bakmadınız. ama keske yapsanız :)
blogspot ayni blog'da ayri bir sayfa imkani sunsa cok iyi olur. e ama madem yok, ne bir blog da sukela olur.sana kitap klubu gibi.
cok mu asosyaliz neyiz yahu.
millet kendi tribal enfeksiyonunun karşılık bulacağını sanıyor belki de tutanamayanlar'da...
değil mi nisa? çarpıcı...
sevgili ldt,
sıcak bakmamam biraz öyle parça parça olmasın diye düşünmemden.
değerli lhyfae,
siz de ayrı blog diyorsunuz yani... ama işte dediğim gibi bir de orası için ayrıca efor harcamak. aslında bir yandan da buradan bir ekip çıkarabilir miyiz bunun için dedim şimdi:)
sevgili disconnectus erectus,
bilemeyiz tabii. ama oğuz atay gibi yazan o kadar çok blogçu da gördüm ki, ayrıca tuhaf bu da.
cikarir miyiz bilemedim ama cikarirsak super olur.
yanliz ne uzuldum..
ekim'in basindan beri gogu delen adam'i online almamak icin inat etmis, aralik'ta tr'ye gittigimde sahafin tekinden alirim dedim ama tukenmis her yerde.
bu da benim sansim iste.
lhyfae,
sahiden güzel olur. lakin korkum anlık bir heves olması, sonra kimselerin el sürmediği atıl bir yer haline gelmesidir. yine de şimdilik iki kişi sayalım bizi:) beşe tamamlarsak girişelim anasını satayım, ne olacak bakalım...
göğü delen adam'ı bir yerlerden elbet buluruz, dert etmeyin. olmadı bendekini veririm. şans dediğiniz şey, biraz da değiştirilmek ister:)
Ben de katılayım mı? Yıkmam dökmem, söz.
fc kardeşim,
söze ne gerek... olduk 3 diyelim.
Bu böyle havada mı kaldı?
f.c.,
öyle havada kalmadı ama biz üç kişide kaldık. beşe tamamlarsak girişelim demiştik biliyorsun. yine de çıkan olmazsa sen, ben, lhyfae dar kadro çalışması yaparız belki de...
bu biraz ben okudum hahayt-vari bir yorum olacak ama Sevgi Soysal'In Yenişehir'de Bir Öğle Vakti ve Yürümek kitabını kitaplara ve yazara yöneltilen ithamlardan bihaber şekilde okudum.Gerçekten kavrayış ve bir çok durumu tanımlamada ve anlamlandırmada şahsıma katkıda bulunmuştur.
Sevgi Soysal, Camus, Capote gibi isimlerin geçtiği bir yerde saygı duruşu değil de sevgi duruşuna geçmem de ne halt ederim ben! Merhaba. Gönlümce bir bahçe daha bulmanın sevinciyle hoppidik hoppidik dolaşabilirim buralarda herhal, di mi evsahabısı?
kıymetli pudra,
Sevgi Soysal'ın kıymetini bilmek hayatta önemli bir şeydir diye düşünürüm ben de:)
metin bey azizim,
hoşgeldiniz tabii siz de. dükkan sizin, gönlünüze göre takılmak serbest:)
Yorum Gönder