bugün bir yazıya attığım başlıkla fark ettim, sanırım en sevdiğim makam nihavend. "körfezdeki dalgın suya bir bak" olsun, "unutturamaz seni hiçbir şey" olsun, "göze mi geldik" olsun, "bir ihtimal daha var" olsun, "kalamış" olsun... rakı da olsun tabii. mümkünse kulüp ama...
kulübü ilk defa ne zaman, hangi vesileyle içtiğimi hatırlamıyorum. çok zaman oldu ama ve ihtimal değişiklik olsun diyedir. sonra ama saplandım. ankara'da eski körfez'de, sonra kumsal'da, sonra yeni körfez'de hatta arada mülkiyeliler'de bile kulüp içmişliğimiz vardır hep (angaralılar "peki tavukçu?" demesin, orayı sevemedim ben bi türlü. az gitmişimdir, gittiğimde de kulüpleri yoktu sanırım.)
biz kulüpçü olduğumuzda bu kadar rakı yoktu tabii ortalıkta. tekirdağ rakısı çıktığında ona kaptırdık bir müddet ama kulübe olan sadakatimiz sürdü. sonra efe çıktı, sonra diğerleri işte. ve noldu? bizim kulüple, kankası altınbaş bulunmaz oldu. zaten üst ligin kalibresi yüksek yabancı oyuncuları gibi vakur duruşları vardı, lig iyice kalabalıklaşıp sıradanlaşınca hepten ihtiyaç kalmadığını düşündü mekan sahipleri.
şimdi konstantiniye'de ara ki kulüp bulasın. bi tünel'e yakın "tavanarası" denen yerde var (puro, sigar falan içirmediklerinden beri kestik ayağımızı oradan), bi "asmalı" da (şükür). diğer yerlerde yeşil efe (yeni rakı'yı oldum olası pek sevmem zaten).
bir de geçen içtiğimizde gördüm ki şişesini değiştirmişler, böyle yivli minare benzeri bir şişe yapmışlar. allahtan etiketine dokunmaya cüret etmemişler. önce etiketi yapan ihap hulusi, sonra etiketteki diğer adam hulusi'nin arkadaşı fazıl ahmet aykaç çarpar...
10 yorum:
Altınbaş, bir boy farkla öndedir bizim damağımızda. Bir şişesi bile kötü çıkmadı, Kutsalbaş gibi bir şey. Lakin cep yakmakta işte.
RadikalİKİ'de yaz aylarında Kulüp Rakısı ile ilgili bi yazı çıkmıştı, Samim Akgönül imzalı...
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=7273
f.c.,
elbette altınbaş da şıktır. kulüp'ten biraz daha yoğun bir tat bırakıyor benim ağzımda o yüzden pek tercih etmem ama gönlümüzde yeri vardır tabii.
derhal bakalım d.e. sağolasın. lakin "galatı meşhur"a dikkat, "kulüp rakısı" değil "kulüp rakı":)
Ben hangi makamı sevdiğimi bilmediğimi farkettim. :( "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın" hangi makamda?
Ben en iyisi Çargah makamını seçeyim, haşaaa :)
talisman efendim,
kürdilihicazkar'mış sizin kuyular. bu sırada suskunlar'ı okumaya devam ettiğiniz mesajını da havada kaptık...
" nereye gitsem gittiğim benim değil
keder çerçeveliyorum şuramda
sonra bir beşiktaş vapuru denize atıyor esmerliğimi
kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine de nihavent makamında
nereye ölsem öldüğüm
benim değil bu panjurlar, bu yollar, iskeleler
artanım böyle ölüme eksildikçe her sabah
ruhsatsız namlularda tetikler benim değil...
*
sonra imansız, imlasız bir aşkla
o kadın dürtüyor beni uykuda:
“sevgimden ve kendimden korkuyorum
sarıl bana...sarıl bana...”
ve hep erken salıyorum onu sabahın bozgununa
kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine de nihavent makamında...
*
yansam...yansam yandığım benim mi?
artık bir külüm belki o yıkımlardan
ve kalan dağınık, sevgisiz yataklardan
yaslıyım, bozgunum, uykusuzum da
gel iki cehennem olalım günlerin yangınına
ter düşürüp yataklara
kuşlar...kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine de nihavent makamında..."
yilmaz odabasi
a.a.
a.a. cığım,
ben attila ilhan'ın nihavent'i var mıydı diye bakındım ama yokmuş. yoksa onu da koyacaktım ama odabaşı da kendi içinde iyidir tabii. hele ki feridesini bilirsiniz belki. ben pek severim, hatta yanlış hatırlamıyorsam aldığım ilk şiir kitabıydı. teşekkür ederiz yani...
Kafcamus,
Madem canınız Attila İlhan istedi...
Şöyle yapalım öyleyse; hem Ahmet Kaya'yı da anmış oluruz...
Buyrun "Mahur Beste"
"Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara"
a.a.
a.a.,
bu, sevdiklerimdendir. teşekkür ederim.
Yorum Gönder