28 Kasım 2007

camera obscura


ne istemediğini bilmek, ne istediğini bilmekten çok daha önemli gibi geliyor uzun zamandır bana. ne istediğini bilmek, söylenenlerin aksine hayatta pek bir mana taşımıyor. çünkü "çok istersen olur" teranesi aslında bütün hikayenin sana bağlı olduğu yanılmasını yaratıp zihin bulandırıyor. "camera obscura". halbuki senin istemen bir şey olsa da esasen koşulların, şartların, başka insanların uygun olması, denk düşmesi lazım. bunları mümkün olduğunca yerine getirmeye çalıştığında bile durum böyle. hadi bakalım brian may'le tanışmayı, onunla gitar çalmayı çok istiyorum; hayatımdaki her şeyi bir kenara koyup kendimi sadece bizim takıma verebilirim; tamamen "bize" ait bir apartmanda belli bir ekiple oturmak kafamın hep bir yerlerinde... ama işte bunların olması benden ne kadar bağımsız aslında.

fekat ne istemediğini bilmek... insanı "bir şey" yapan tam da odur işte kanımca.

21 yorum:

Adsız dedi ki...

Bence de üstadım... Budur yani. Sözümona "guru" zırvalarına karnımız toktur.

Nisa dedi ki...

Gülümsüyorum çünkü sanırım bu his/fikir yaşlagelişen bi'şey. Uzun zamandır ben de böyle düşünüyorum; istemediğini bilmek ziyadesiyle mühim.
Diğer meselede de hemfikirim üstad. Bir formül varve tek değişkenli değil, sonuca tkiyen de yalnız ben değilim o yüzden. Bu elbette bir kabulleniş değil. Ben olmak da mühim ama her şey değil.
Hislerime tercüman [klişelerin en hasından bi cümle] oldun, kendimden evvel.

Talisman dedi ki...

Merhaba,
"çok istersen olur" manyaklığının geldiği nokta artık sinir bozucu olmaya başladı. Son "secret" saçmalığı beni iyice deli ediyor. Bu bakımdan sonuna kadar katılıyorum size..
Ama ne istemediği insanın çoook geniş değil mi? Yani o kadar çok istenmeyecek şey var ki.. Hergün biri ön plana çıkıyor mesela son zamanlarda benim istemediğim şeyler, cinsiyet ayrımcılığı, özellikle gazetelerde gördüğüm kirlilik.. Yani demek istediğim çok fazla istenmeyen şey var.. Hımm bir dakika evet bunlar yavaş yavaş birikerek kim olduğunu oluşturabilir. (yorumun ortasında aydınlandım :)) Aydın aydın gideyim..
Hoşçakalın..

kafcamus dedi ki...

metin bey azizim,

"guru" meselesinde ne güzel demişsiniz. birincisi türkiye'de ferrari'ye binecek yol mu var ki ferrarim olsun, olma imkanı olsa da ona o kadar para vereyim; ikincisi, olsaydı neden satayım da bilge olmaya kalkayım, satmadan bilge olabiliyor musun ona bakarım. böylece guruluk konusuna da giriş yapmış olduk:)

kafcamus dedi ki...

sevgili nisa,

yaşlanıyor muyuz nedir:) hissiyatınıza tercümanlık bizi bahtiyar eder.

kafcamus dedi ki...

kıymetli talisman,

bir insanın nasıl aydınlanmaya yürüdüğünü adeta grafikle izah etmişsiniz:) teşekkür etmez miyiz...

Adsız dedi ki...

ben ne istedigimi de, ne istemedigimi de bilmiyorum... benim sorunum da bu zaten... yaziniz sayesinde daha iyi anlamis oldum... belki de bu yuzden bunca alinganim...

kafcamus dedi ki...

alıngan a.a.cığım,

alınganlıkta sizden aşağı kalmam sanırım ama ne istemediğinize odaklanın, istedikleriniz kendi kendine ortaya çıkacaktır... [ulen sahiden bi guruluk mu hasıl oldu ne:)]

Adsız dedi ki...

he daim vardı sevgili Kafcamuscuğum...

kafcamus dedi ki...

ne vardı yahu? "guru"luk mu? kötü bi şey dediniz bana gibi hissettim a.a.cığım...

Adsız dedi ki...

kötü birşey söyler miyim hiç?
alıngan, yabani ve bazen anlaşılmaz olabilirim ama kötü şeyler düşünüp, söylemem...

guruluk pek tabii ki...
kafcamus... guruluk...

kafcamus dedi ki...

"alıngan, yabani ve bazen anlaşılmaz"... a.a.'nın kim olduğunu böyle böyle çözeceğiz işte:)

yine de benden guru muru olmaz a.a.cığım. ya da malum atasözü en iyisi, "kılavuzu karga olanın..." ki kargalar en sevdiğimizdir o ayrı...

Adsız dedi ki...

:D güldürdünüz beni Kafcamus...
siz de gülün, olur mu ama?
Kargalar sevilmez mi?

Adsız dedi ki...

ne istemediğini bilince insan peki, istemediği şeylerden kurtuluyor mu?....değilse bu bilgi ne istediğini bilmekten niye daha mühim olsun?....

Adsız dedi ki...

deminki yorumu ben gönderdim ama anonim olarak çıktı....aslında en güzeli anonimlik ama şimdi kim bu zırtapoz derseniz diye belirteyim dedim....

gerçi bu sefer olacak mı belli değil....nedir blogger dan cektiği her seferinde kardeşim....blogger'a yorum bırakmak zeka işi belliki.....

kafcamus dedi ki...

sevgili a.a.,

o halde, kitap yayınevi'nden çıkmış "karga" diye bir kitap var. belki görmüşsünüzdür görmediyseniz söylemiş olayım.

kafcamus dedi ki...

kacakkova selam, hoşgeldin,

meselemiz, insanın istemediği şeylerden kurtulması minvalli olsaydı elbette, bu bilgi ne istediğini bilmekten daha önemli olmazdı. mesele, "ne istediğini bil" lafının camera obscura etkisine, çarpıtılmış zihin oluşumuna katkısı/etkisi. ne istemediğini bilmenin bu zihni çarpıklığı bütün bütün ortadan kaldıracak gücü var mıdır? hayır esasen ama en azından nispeten aşağı seviyelerde tutulmasına yardımcı olabilir.

pudra dedi ki...

Onun yerine, madem hayat ne istediğimizi bildiğimiz durumlarda 'müdür benim bana konuş' ifadesi ile buyurganlık eyliyor , biz de göreli olarak istemediğimizi ya da istediğimizi baz alarak adımlar atmaya çalışırız.
Bir de şu var ne istemediğini bilip bunu bildirdiğin zaman insanlardaki inat ya da dayatma hatta ve hatta dayama çok güçlü bir şekilde devreye giriyor ve sonuçları çok da tahammül ve tahmin edilemez noktalara taşıyabiliyor.
Şimdi bunları yazarken aklıma milyon adet konuyla alakalı örnek geliyor ama onları yazarsam daha da dallanıp budaklanacak.
Neyse yine de gözümü korkutmadan ben tam gaz devam edeyim.
Ne istemediğini bilen insanlar tecrübe edinmiş olması muhtemel olanlardır hah bir de çocuklar var. nedendir bilmiyorum ama ben çocukların yetişkinlerden daha üstün olduğunu düşünüyorum.Sadece istemediklerini bir kaç küçük an ile tespit ederek zamanlarını daha keyifli geçirebiliyorlar.Ancak kendimi de üzülerek içine soktuğum yetişkin kesim ise maalesef çok travmatik ya da ancak her şeyini kaybedersen her şeyi yapmaya özgürsün gibi tyler durden(chuck palahniuk kişisini de unutmadan) vari durumlar tecrübe ederse NEYİ İSTEMEDİĞİNİ YA DA İSTEDİĞİ HALDE BAŞARISIZ olduğunu bedenine ve ruhuna kazıyarak başka seçimler yapmakta hatta bundan sonrasında deli cesareti ile daha cüretkar davranmaktadır.Ama onların tümleyeninde kalanların hayatta olumlu düşün bıdı bıdısı ile zaten neyi istemesi gerektiğini etrafındakilerin algılarını belleyerek belletmesi ise farklı bir seçim yapma şansı yoktur.
Demem -gereken- odur ki neyi istemediğini bilmek,bilebilmek çok zor bir şeydir.Çok güçlü ama yıpranmış bir ruh gerektirir ya da gözü çok erken açılmış bir ruh gerektirir.Aksinde zaten hayatın bize monte ettiği görev paravanlı yükümlülüklerle birlikte istemediklerimizi bilmek ama istemediklerimizle karıkoca hayatı yaşamak durumunda kalıyoruz.
kaldırılıyoruz
kaldıramazsan kaldırırlar nidalarını beynimizde duyuyoruz.

şimdi bitti.

metin dedi ki...

Efenim bu karga kitabını duydumdu ama arayıp bulmaya fırsatım olamadı bir türlü. Almam lazım, kargaları pek severim şahsen, bülbül sahtekârından hazzetmeme derecemle orantılı olarak.

Pudra'nın "Demem -gereken- odur ki neyi istemediğini bilmek,bilebilmek çok zor bir şeydir.Çok güçlü ama yıpranmış bir ruh gerektirir ya da gözü çok erken açılmış bir ruh gerektirir."sözüne de katılıyorum hakim bey.

Ayrıca Blogger'a da ifrit oluyorum, bu da biline.

Bleu dedi ki...

Neyi istemediğini bilebilmek de güzel şey, daha kolay sanki neyi istediğini bilmekten. Kolayca hayır diyebiliyoruz ama evet demek daha zor. Belki de istemediğimizi sanıyoruz aslında istediğimiz şeyleri de, kendimizi kandırıyoruz böyle. Ben de yazmıştım zamanında bunu bloguma, buralarda aynını görünce ilginç geldi. Geç kalmışım buraya biraz ama... heryere geç kalmışım ya neyse. sevgiler

Adsız dedi ki...

ikisi de boktandır...
kendini nasıl hissettiğini doğru kestirebilmektir aslolan.

ub

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...