25 Temmuz 2007
mahmur beste...
akşam yemeğini hayatımızdan çıkardık mı nedir? neredeyse hiçbir şey yiyesim gelmiyor. karpuz, peynir, ekmek üçlemesi kafamda dolaşıyor. heyhat karpuzun kalanını yiyememek, bozulmasını takip etmek canımı sıkıyor. hellimin ama şahane bir buluş olduğunu düşünüyorum. gıprıslılara teşekkür borçluyuz.
Antalya'da çökelek çok yenir. bilhassa kahvaltıda yufka ekmeğine sarılır. bir de akşamüstü karpuzla falan işte. yine de en iyi karpuz eşlikçisi keçi peyniridir. taş gibi ama kıvamlı bir peynirdir kendisi. karakterli yani.
bu mesele üzerine düşününce çocukluğumun Serik yazları geliyor işte aklıma. okul kapanınca gidip 2 ay, 3 ay kalışımız. çardakta herkeslerle uzun uzun, serin serin oturmalarımız. gün boyu gelenler, gidenler, eşler, dostlar, yaşıtlar. yarattığımız ipe sapa gelmez oyunlar, dut ağaçları (ne kadar zamandır dut yemedim?!), toplanan ful yaprakları, muşmula çekirdekleri, bahçedeki onlarca doğum gününden kalma onlarca resim...
o zamanlar yaşadığım saçma mahmurluğu hala bu kadar net hatırlıyor olmam tadının damağımda kalmış olmasından mı, bizzat mahmurluğun tanımından mı yoksa bir daha asla olmayacağını bile bile duyduğum özlemden mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Dün akşam nerdeyse bir leğen karpuz yedim...herkes aynı durumda yani...sıcak durumları..yazınızı okurken bu yıl ölen annannemi hatırladım...yaz tatillerinde yanlarına giderdik..salatalık domates diktiği bahçenin bir köşesinde bizim için hazırladığı çardakta oynardık..küçük bir kedim vardı bir gün minderlerin altında kalmıştı..miyavlaması hala kulağımda...ne dramatik dimi...hahahaha..neyse geçmişe yolculuk yaptık bir an...annannemi özledim...
Bir ayrım yapmaya gerek yoktur böyle bir durumda. Hala hatırlıyor olmanın nedeni üçü birden olabilir nitekim. Hatta birinin güzelliği olmasa diğerleri de önemini yitirir, hatırlanmaz.
Google amcaya mahmur beste yazınca 4. sırada çıkmaca...
Enteresan, entera basarsan...
Yorum Gönder