
ne istemediğini bilmek, ne istediğini bilmekten çok daha önemli gibi geliyor uzun zamandır bana. ne istediğini bilmek, söylenenlerin aksine hayatta pek bir mana taşımıyor. çünkü "çok istersen olur" teranesi aslında bütün hikayenin sana bağlı olduğu yanılmasını yaratıp zihin bulandırıyor. "camera obscura". halbuki senin istemen bir şey olsa da esasen koşulların, şartların, başka insanların uygun olması, denk düşmesi lazım. bunları mümkün olduğunca yerine getirmeye çalıştığında bile durum böyle. hadi bakalım brian may'le tanışmayı, onunla gitar çalmayı çok istiyorum; hayatımdaki her şeyi bir kenara koyup kendimi sadece bizim takıma verebilirim; tamamen "bize" ait bir apartmanda belli bir ekiple oturmak kafamın hep bir yerlerinde... ama işte bunların olması benden ne kadar bağımsız aslında.
fekat ne istemediğini bilmek... insanı "bir şey" yapan tam da odur işte kanımca.