02 Ekim 2007

mahallenin en güzel kızı



rivayet odur ki, mahallenin en güzel kızlarındanmış, sonra birini sevmiş, evi terk etmiş, sonra... sonrası yok. çoklukla Nenehatun'la Esat'ın kesiştiği civarlarda olan o apla, kendi kendine konuşur da ne dediğini anlamazsın, kulağını dibine soksan da anlamazsın. bu, böyledir. yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer onun için de.

ben oralardan her geçişimde onu arardım, bir gün bulamayacağımı da bilerek. en son ne zaman gördüm onu da hatırlamıyorum. zaten İlker de artık orada oturmuyor. hâlâ yaşıyor mu? hâlâ sadece kendine anlatıyor mu?

ama onun "kardeşi" işte, İstanbul'da evin civarında geziniyor; üzerinde incecik geceliği Sofu Baba denilen acayip yatırın önündeki kaldırımda sigara içiyordu sabah, usul usul. kendi kendine konuşuyordu. ben, ne dediğini anlamıyordum. yine...

8 yorum:

Nisa dedi ki...

Sonra biri onların şizofren olduğunu söylüyor meselâ, kabul etmek zor oluyor. Tıbbî ifadelerden uzak bir halleri var çünkü, daha çok.

5oda1salon dedi ki...

çok var di mi onlarda? bir de, başka hikâye... bir kadın vadmış, kocasını çok seviyormuş. kocası da denizci. denizci kocanın en çok sevdiği şeylerden birisi evlerinin tertemiz camlarıymış. kadın çünkü, her gün, her gün siliyormuş onları. tertemiz yapıyormuş, her gün. denizci koca, kaybolmuş denizin ortasında bir gün. kadın o gün bugün hâlâ, her gün siliyormuş ki camları, adam bir gün olup da geri geldiğinde denizden, camları tertemiz görsün.

sherlotte holmes dedi ki...

kafcamus,
nenehatun'la esat'ın kesiştiği köşede hala O. esnaf yemek veriyor ama eğleniyor da onunla. o da basıyor küfrü uzaklaşıyor. çok kızıyorum öyle zamanlarda o adamlara. bu çok kötü, ben de her şeyin en kötüsünü düşünen bi insanım, o yüzden sanırım bazen aklıma düşüyor... ondan erkekliklerinin önüne geçemedikleri hırsıyla "yararlanıyorlar" mıdır... oysa bunları düşünmemek ve üstünü örtmek gerek... bir de onu görünce korkup karşı kaldırıma geçenler var... "bugüne kadar kimseye saldırdığını görmedim, saldıracağını sanmadım, sanmıyorum..." demek istediğim insanlar... onlar da haklılar... steril dünyalarında görmek istemeyecekleri kadar kirli çünkü... böyleyken böyle...

kafcamus dedi ki...

nisa,

mevzuu tıbbiye hudutlarında kalsaydı, kalabilseydi keşke...

kafcamus dedi ki...

5odam1salonum,

"while my guitar gently weeps"in george harrison tarafından pek yumuşak pek sakin söylemiş akustik versiyonu eşliğinde "bilinmeyen adanın öyküsü" diyorum sana...

kafcamus dedi ki...

kıymetli sherlotte,

demek gördünüz kendisini, demek hala oralarda... pek sevinçli haber doğrusu. teşekkür ederim bilgi verdiğiniz için.

Adsız dedi ki...

http://www.photo-fulgenzi.com/portico.htm

Adsız dedi ki...

onu her gun gormeyi,starbucks camlarinin onune kurulmus tip(siz)leri gormeye yeglerim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...