29 Mayıs 2008

balalayka


yuri gagarin uzaya çıktığında "burada tanrı falan göremiyorum" dedi mi demedi mi muamma. 1986'da 23 nisan vesilesiyle memleketimiz sınırları dahilinde, ankara'da, bizim evde bulunan sergei'ye "oğlum, gagarin gerçekten görmüş mü allah'ı şimdi yukarda?" diye çok sordu babam ama sergei her seferinde "yaaaa yok amca yaaa" dedi. her durumda ben mesela uzayda sadece 108 saat kaldığını, dünyanın çevresinde bir tur atıp geri geldiğini bilmiyordum. sonra tamam, laika uzaya giden ilk canlı ama "ulan o köpek geri geldi mi? sonra noldu acaba?" falan dememiştim hiç. meğerse laika'nın bileti de tek gidiş alınmış. zira abiler sadece uzaya gidiş mekanizmasını kurmuşlar.

hasılı kelam, "hadiii yaaaa" dediğin bir şeyler öğrenmenin insanın belkemiğini titreten bir zevki olduğunu arada sırada da olsa hatırlamak pek iyi geliyor arada sırada.

22 Mayıs 2008

advertisement... reklam manasında...

iş dediğin esasen likit bir şey. para gibi, durmuyor, bitiyor. antalya'da spor ve dahi antalyaspor tarihi konusunda memleketin neredeyse en bilgili insanı olduğumu iddia edebilirim artık. bu da reklam olsun anasını satayım, ne var...

tabii bir de her şey bitince öğrendiklerinin sadece formel şeyler olmadığını anlıyorsun. birileriyle iş yapmak, birilerine iş yaptırmak, bunu yaparken gücünü doğru kullanmayı becerebilmek, ezici ve buyurgan olmamak, insanlara eşit şekilde yaklaşmayı denemek ama bunu yaparken işlerin yürümesini de sağlamak, bunun istismara ne kadar açık olduğunu iyice kavramak, kırılmaları önlemek, bir yandan da herkese merhem olmaya çalışmak, kafandaki rotayı kaybetmemeyi becermek ama egosal mücadelelerden de kaçınmamak, kılıcı çekeceğin yeri doğru kestirmek....

acayip acayip şeyler yani... "hayat ne tuhaf, vapurlar falan" gibi yani...

14 Mayıs 2008

ve


tabii niyetim ortaokul kitabından kalma "bakmak-görmek ayrımı" konulu okuma parçasını hatırlatmak değil ama gerçek, bazen bir şeye o kadar uzun zamandır bakmış olursun ki, aslında baktığında bir şey görmediğin olur. bunlar çoğu zaman sahici merak eksikliğinden kaynaklanıyor tabii.

misal ben bunun (ki resmi adı "ampersand" kendisinin) e ve t harflerinin stilize edilmiş hali olduğunu öğrendiğimde epey şaşırmıştım. "et" latince "ve" yani. zira insan bakınca işte görüyor e'yi de t'yi de.



bir kere meraktan takıldım ya, şimdi ne zaman, nerede görsem e'yle t'yi ayırt etmeye çalışıyorum...

06 Mayıs 2008

01 Mayıs 2008

düşman yolları kesti

zevke göre çeşit çeşit blog var alemde. kimine takılıyorsun, kimine aldırmıyorsun. kiminde heves görüyorsun, kimi başlanıp yarım kalmış defterler gibi bir tarihte durmuş. herkesin sebebi farklı. sonuçta benim nedenim de tarihe kayıt düşmek. tamamen kişisel, başka da bir sebebim yok.

ama katlanamadığım bir "blogçuluk" türü var ki, böyle uzun uzun, "felsefik felsefik" yazanlar, entelektüelliklerini konuya komşuya göstermek isteyenler. sanırsın ki, hakemli dergiye makale döşeme yarışması. tabii orada kalsa iyi, bir de altlarına yine sayfalarca yorumlar, onlara verilen cevaplar. zizekler, bourdieuler, lacanlar, devrim teorileri, çözüm önerileri, kapitalist devlet tahlilleri...

sözüm olabilir mi, olamaz; tercih meselesi, kendini ifade meselesi. teori de faydalıdır elbet. fakat arada soru hakkımı kullanıyorum "ahmet abi": gözü dönmüş bir sivil polisin salyasıyla karşılaşmadan, kahvenin sandalyesini üzerine fırlatan polisten kendini sakınmadan, "zor aygıtı"nın yüzüne bakmaya cesaret edemeden, panzerden sıkılan sudan kaçmadan, nefes nefese kalmadan neyin felsefesi bu? canını yediğimin Corto'sunu adamımız yapan budur işte, "delikanlı ol ciğerimi ye" hesabı, bazıları gibi korkmaması söylemekten:
"Hiç kimseye verilecek hesabım yok benim... Duyuyor musunuz?... Kaçtım! Ölümden korktum ve kaçtım..."

yok, öyle bir şey ima etmeye çalışmadığım gibi teorik tartışmaya falan girme niyetinde de değilim. bir inka atasözünde dendiği gibi "herkesin blogu kendine". sadece ne zamandır yazayım diyordum bunu, kısmet bugüneymiş işte.

sahi "düşman yolları kesti"de kim oynuyordu?


meraklısına not. taşı atan adam edward said
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...