şemsiyle arama mesafe soktuğum gün hayal meyal de olsa aklımda: 13-14 yaşında falandım herhalde, eso bakkala gönderdi. yağmur yağıyordu. "şemsiyeyi al" diye tutturdu. "yok" dedim. ısrar etti. "yok" dedim. öyle çok özel bir sebebi falan da yok tabii. inat işte. şemsiyeyi almadan sokağa fırladığımı, çok ıslandığımı ama "ne alacam yaaa" dediğimi hatırlıyorum.
hâlâ da pek sevmem taşımayı aslında ama itiraf edeyim arada şemsiyeye çarpan yağmuru dinlemek güzel oluyor...
4 yorum:
şemsiyeyi al diyerek tutturan kimdir bilmiyorum ama şemsiyeyi al ,montunu giy diye tuttturanların 'eah' denilerek kaale alınmayanlarının anne kadrosunda olanlarının önerilerinin yol, su olarak dönüşü çok kanlı oluyor.
benzeri vakitlerden birinde 'ne alıcam yahu' dedikten sonra ,hortumla ıslatılmışa dönüp, 5 gün hastalıktan alev aldığımı hatırlarım. sınırlı sayıda da değildi bu ilahi cezalandırılmalarım.
bunun haricinde şemsiyenin yarattığı o korunma hissi, yağmurla aramıza çektiği o savunma hatta ve yağmurlu günlerde yürümenin getirdiği o enteresan his karıştığında kimyasal tepkimemin sonunda mutluluk çıkıyor olması da güzel oluyor.
ama şimdilerde şemsiyenin kullanımı esnasında tüm bu hislerin düetisyeni olarak bir de telaş oluyor ki o da ıslanmış ayaklar olarak günün tüm mutluluğunun ayakları kurutmak için heder olmasına neden oluyor.
esma hanım da bizim validedir zaten efendim. doğrusu ben hiç yağmur yüzünden hastalandığımı hatırlamıyorum ama tabii şimdi böyle dedim diye iki gün sonra yatağa düşeriz o da ayrı...
-kafcamus bilgilendirme merkezi'nden resmi açıklama-
bazı dalloşlar "see here" bilmem ne diye sadece bir link yazıyorlar yorumlara. ben öylelerini görür görmez siliyorum ama aman diyeyim tıklamayın zira sanırım virütik durumlar var.
şu dünyada hiç sevmediğim, kullanmadığım, kullanana da iyi gözle bakmadığım bir alettir şemsiye... şimdi de yağıyor harika, ne şemsiyesi yahu...
Yorum Gönder