Başvekilin "yol" meselesindeki tavrını biliyoruz, iyice öğrendik artık: "Yol" diyor başka bir şey demiyor. Hatta en son ne kadar kararlı olduğunu göstermek için, "cami bile çıksa fark etmez kardeşimmm ben yolumu yaparım" noktasına kadar geldi:
"Yol medeniyettir. Ama medeni olmayanlar yolun kıymetini anlamazlar. Önünde cami bile olsa yol oradan geçecekse o camiyi yıkar, o camiyi gider başka yerde inşa ederiz."
"Ağaçları kesme, ormana dokunma yav" diyenlere, "Gidin ormanda yaşayın" demişliği de var. Zaten Angara'nın büyük belediye başkanı da "Kesiyoruz ama parasını veriyoruz" demiyor mu? (Ki kesilen ağaçlar meselesi her açıldığında parasını verip ithal ettiği bilmem kaç bin ağaçtan söz ediyor)
***
Ama özellikle "yol takıntısı" Sali Berisha'da da vardı. Kitabın o kısmını hiç unutmadım, çünkü çok bizdendi aslında:
"Sali’nin [Berisha] takıntısının ismi yol, yol, yoldur. Ancak o yolların nereye gittiği, etraflarında neler olduğu, bu yolların yapımındaki yatırım/kazanç oranının -yani ülke açısından iktisadi faydayı kastediyorum yoksa başbakanın sarayı veya saray erkânı açısından doğacak faydayı değil, zira bu bakımdan hesapların yapıldığından şüphem yok-, bugün/gelecek oranının ne olduğu konuları Arnavut hükümetinin aklından hiç geçmez. Zira hükümet meşhur bir araştırmacının, Üçüncü Dünya ülkelerinin neden başaramadıklarını anlatırken ifade ettiği acı tespitindeki hükümetin aynısıdır:
'Bu ülkelerin hükümetleri için tek sorun vardır: Köşeye sıkıştırılması, baskı altında tutulması ve mümkünse dinmeyen gerginlikler aracılığıyla yok edilmesi gereken muhalefet. Halklarına hükümetten memnun olunması gerektiğini anlatmak için de tek yol vardır, yol yapmak. Bunu yaparken de hükümetin yol yapımı konusunda ülke tarihinde biricik olduğunu tekrarlayıp durur.'"
"gaz neredeydi?" |
Başvekilin hükümeti yol yapımı konusunda ülke tarihinde biricik ama şükür Türkiye, Üçüncü Dünya ülkesi değil!...