2024 iş yüzünden mecburen okuduğum bir sürü kitabın dışında tamamen kendi keyfim, zevkim için okuduğum kitaplar açısından epey verimsiz geçmiş. işin aslı, kendim için az kitap okumuşum ama yine de eski zamanlarda epey adayım olurken bu sene (biraz da zorlayarak) sadece iki-üç kitap arasında kalmış olmam verimsizliğin göstergesi belki de. "2024'te okuduğum en iyi kitap" ödülü için adaylar şunlar oldu:
* Devlet ve Hukuk - Karl Marx/Friedrich Engels
* Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yaban, ta ortaokul zamanında okuduğum bir kitap aslında ama dönüp tekrar bakmaya karar verdim, pişman da olmadım. tabii ki "hamaset" kısımlarını görmezden gelmek biraz zor ama Yakup beyin bir derdi var, bunu anlatmak istediğini hemen her satırda görüyorsun. ötesinde anlattığı, hatta belki biraz karikatürize ettiği köylü kafasının bugün artık memleketin büyük kısmına yayılmış durumda olduğunu görmek çok çarpıcı geliyor insana (bir tür "pembe götlülük"le, "halka tepeden bakma pozu"yla söylemiyorum bunu tabii ama durum açıkça bu. kaldı ki, Yakup beyin "aydın" dediği kesim için yaptığı tespitler de birçok bakımdan hâlâ geçerli). işin doğrusu Böyle Küçük Şeyler bu senenin kuraklığından yararlanarak adaylar içinde (uzun listede o da olmasaydı tatar çölü gibi olacaktı iyice); en kısa tarifle "hoş" bir kitap ama bir iz, bir şey bıraktı mı bende, doğrusu hayır. Devlet ve Hukuk, muhteşem ikili Marx-Engels'in bir kitabı ama aslında değil; zira bu bir derleme, dolayısıyla aslında böyle bir kitapları yok. Rona Serozan hem derlemiş, hem çevirmiş. iyi de yapmış; Marx ve Engels'in muhtelif konularda (bilhassa devlet ve hukuk ekseninde tabii) yazdıkları, daha önce bir sürü defa okumuş da olsan, o kadar kafa açıyor ki, "size helal olsun be" diye bağırıyorsun bile arada. hal böyleyken de "2024'te okuduğum en iyi kitap ödülü" Devlet ve Hukuk'a gidiyor. ustalara saygı, hürmet...
Jean de Florette (1986): 9/10
To Be or Not to Be (1942): 8/10
Una giornata particolare (1977): 8/10
Belle de jour (1967): 8/10
8'lik epey film varken, 9'a ulaşıp şampiyon olmak başarı gibi başarı değildir de nedir? Jean de Florette ödülü sonuna kadar hak ediyor ama. taşra nedir, taşra filmi nasıl işlenmeli, nasıl çekilmeli Claude Berri resmen dersini veriyor bu filmde. Montand, Depardieu, Auteuil üçlüsü de performans yapınca sade ama nefis bir film olmuş işte. bizim güya her şeyi anlatan ama hiçbirini de doğru dürüst anlatamayan taşra sevdalısı filmcilerin en az beş defa izlemesi lazım, net. ayakta alkışlayarak "2024'te izlediğim en film ödülü"nü takdim ediyoruz kendisine.